1 Ocak 2009 Perşembe

Şizofreni...


Gecenin bir köründe sevdiğin kadınla kavga edersin. Olur, olmaz bir şeye. Kıza artık onu görmek istemediğini ve bir daha beni arama dersin. Kız da ağlayarak oradan uzaklaşır. Kimsin sen diye bağırır. Ama umursamazsın. Çünkü senin için bitmiştir. Yani belki de bitmesi senin için en güzeli ve en hayırlısıdır.

Kızın yanında ağlamamışsındır, hani onurlusundur ya gururlusundur ya. Ama eve gelince hüngür hüngür ağlarsın yorganı yüzüne çekip. Oysa neler ummuşsundur bu ilişkiden. Sabah kalkarsın okula gidersin. Gene nefret ettiğin sana hiç uyuşmayan kadını göreceksindir ve belki de onun kalitesizliğini bir daha onun yüzüne söyleyeceksindir. Fakat çok ilginç bir olay gerçekleşir. Enteresan şekilde bayan arkadaşın etrafa gülücükler dağıtmakta senin de yüzüne hiç bakmamaktadır. Biraz bozulursun ama “kurtuldum lan işte” diye düşünürsün. Fakat çıkışta daha kötü bir olayla karşı karşıya gelirsin. Ailesinden olmadığı garanti olan bir genç arabasıyla bölümünüzün önünde durmuş ve sizin daha dün ayrıldığınız bayan arkadaşınızla gayet samimi arabaya binerler ve mekândan hızla uzaklaşırlar. Siz ortada mal gibi kalırsınız. Söylenecek söz yoktur. Hani kurtuldum diye düşünmüştünüz ya. Alın işte kurtuldunuz… Ev arkadaşınız size destek olamaya çabalar. Ama nereye kadar sizin üzüntünüzü alabilir ki? Ama kendinize hafiften gelmişsinizdir. Önemsemiyorsunuzdur.

Aradan 1 hafta geçer ve evde ev arkadaşınız olmadığı bir zamanda kapı çalar. Dışarıda da inanılmaz bir yağmur vardır. Şaşırırsınız. Komşularınızdan biri olma ihtimali üzerinde durursunuz. Sizin katınızdakilerle sadece menfaate dayalı bir komşuluk sisteminiz vardır. Kapıyı açtığınızda dumur olursunuz. Karşınızda sırılsıklam ıslanmış eski sevgiliniz durmaktadır. Ağlayarak size sarılır ve her şeyi unutarak yeni bir başlangıç yapmak ister. Titrek ruhuyla size yalvarır. İçeri sokarsınız. Çay ikram edersiniz. O kadar gururludur ki önüne koyduğunuz çaydan bir damla bile içmez. Bardak öylece durur ve titreyerek karşınızda oturan bu kadın sizin istediğiniz kadın olmak için geldiğini ve bir daha asla sizi bırakmayacağını onu bırakmamanız için çalışacağını iddia eder. İnanırsınız. İçeri odaya götürür onu yatağa yatırırsınız. Elektrik battaniye ve klima ile onu ısıtmaya çalışırsınız. Kendine gelir ve bir size eski günlerdeki gibi gülen gözleriyle bakar. Ağlamaktan yorulmuştur artık gülmeye ihtiyacı vardır. Sarıp sarmalarsınız onu. Kıyafetlerini birer birer askıya asarsınız kuruması için. Titreyen bedenini elektrikli battaniyenin gücüyle ısıtırsınız. Bu esnada telefonunuz çalar. Beyninizden vurulmuşa dönersiniz. Arayan eski kız arkadaşınızdır. Yani karşınızda duran arkadaşınız. Ve bir anda gözleri berelir. Korkudan ağlamaya başlar ve sakın telefonu açma der size. Arayan aslında o arabalı çocuktur. Kız arkadaşınızı saatlerce dövmüş ve telefonuna el koymuştur bu psikopat ruhlu yaratık. Çok sinirlenirsiniz polise gidelim dersiniz fakat kız istemez. Ne olur beni burada sakla der. Sonra telefonu meşgule alıp sevdiğiniz kadının arabalı elemanda olan telefonuna sanki olaydan haberi yokmuş gibi mesaj atarsınız. “Bırak peşimi artık, sevmiyorum seni…”.

Aslında siz de korkmuşsunuzdur, arabalı çocuktan. Ama asıl korkunuz sevgilinizi tekrar kaybetme korkusudur. O gece sevgiliniz sizle kalır ve kimseye söylememe konusunda onunla anlaşırsınız. Ev arkadaşınızı odanıza sokmazsınız. Ve çaktırmadan göz kırpıp içerde benim ki var dersiniz. Kusura bakma falan deyip olayı kaparsınız. Fakat ev arkadaşınıza bu olay pek mantıklı gelmemiştir. Size inanmamaktadır, çünkü o arabalı elemanla her gün okulun çeşitli bölgelerinde sizin eski sevgilinizi görür olmuştur. Bir gün gene eve geldiğinizde odanıza koşarak girer eski kız arkadaşınız. Yanına gidersiniz, saatlerce onunla konuşursunuz. Ev arkadaşınıza kusura bakma kardeş içerde benim hatun var gene dersiniz. Ama ev arkadaşınız artık dayanamaz ve der ki: abi yeter artık bu kızı ben her gün o arabalı elemanla görüyorum. Lütfen akıllan oynuyor senle diye sessizce söylenir. İçeri bir hışımla girersiniz. Kız arkadaşınız sesleri duyduğu için hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Ve olayın tamamen yanlış anlaşılma olduğunu açıklama gayretindedir. Telefonunu elemandan alabilmek için arabalı elemanın arabasına bindiğini söyler. Ve sizin ev arkadaşınızı hiç sevmediğini de ekler. Sonra siz ev arkadaşınızla konuşmak için onun odasına geçersiniz ve ev arkadaşınıza olayı açıklarsınız. Oda arkadaşınız bunu duyunca iyice sinirlenir ve sizin sevgilinizle konuşmak için sizin odanıza yönelir. Bağıra çağıra… Çünkü kız yalan söylemektedir. Kimse telefonunu geri almak için elele tutuşmaz. Sizin engelleme çabalarınıza da karşı koyar ve odanıza girer. Yatağın üzerinde size ait biraz önce sevgilinizin üzerinde olan pijamalardan başka bir değişiklik yoktur odanızda. Sevgiliniz de gitmiştir kayıptır. Kapı çarpma sesi de gelmemiştir. Siz çılgına dönersiniz. Onu korkuttun diye bağırırsınız. Ev arkadaşınız olaydan o kadar korkmuştur ki; kapıyı çarpıp çıkar gider, kafasında milyonlarca soruyla. Siz kafanızı toplamak için odaya gittiğinizde gardrobunuz açılır ve içinden sevgiliniz çıkar. Size ait pijamaları çıkarıp kendi kıyafetlerini giyinmek istemiş o sırada paldır küldür içeri giren ev arkadaşınızdan çekinmiştir. Ve kendini gardroba atıp kilitlemiştir. Bu da odada olmayışını açıklamaktadır. Daha sonra kız arkadaşınız size sorar “benim için her şeyi yapar mısın?”. Siz de düşünmeden cevap verirsiniz “evet”. O zaman ev arkadaşını öldür der size. Ama o en iyi arkadaşınızdır. Kız arkadaşınız der ki: geçen gece bana tecavüz etmeye kalktı. Gözünüz döner ve bıçakla ev arkadaşınızı beklersiniz. Akşam geldiğinde de boğazını kesip öldürürsünüz.

Bunu yaptığınız için size çok teşekkür eder sevgiliniz. Artık görevini tamamladığı için ölene kadar sizinle kalacağının sözünü verir. Çok mutlusunuzdur. Ev arkadaşınızın cesedini ilerdeki mezarlığa gömmek için beraber götürürsünüz. Sanki eğlenceye gidiyormuşsunuz gibi mutlusunuzdur. Ayrıca mezarlığa gömmek fikri de beraber izlediğiniz bir filmde ortaya çıkmıştır. Eve gittiğinizde kapıda polisler vardır. Ve ev arkadaşınızın annesi de olay mahallindedir. Kız arkadaşınızı öper karanlıktan faydalanarak kaçmasını tembihlersiniz. Sonra eve girer hiçbir şey olmamış gibi kampa gitmiştir telefonu da çekmiyordur gibi yalanlar söylersiniz. Polisler sorgular sizi fakat pek akıllıca cevaplar verip olaydan kurtulursunuz.

Bir anda ev arkadaşınızın annesinin aklına ev arkadaşınızın tuttuğu günlük gelir. Belki birkaç ipucu vardır o günlükte der. Bir anda şaşırırsınız. Ve günlüğü okuyan polis, suçluyu direk anlar. Günlükte ev arkadaşınız sizin son zamanlarda değiştiğinizi ve uykunuzda ev arkadaşınızı öldürme arzusunda olduğunuzu sayıkladığınızı anlatır. Ve işin ilginç yanı sizin yedek pijamalarınıza sarılıp uyuduğunuzu da eklemektedir. Gözleriniz fal taşı gibi açılır ve bağırıp çağırırsınız. Sonra tekrar telefon çalar ve eski sevgilinizdir. Dayanamaz açarsınız. Başlarsınız küfür etmeye. Ev arkadaşınızı öldürdüğünüz gibi o arabalı elemanı da öldürüp mezarlığa gömeceğinizi haykırırsınız. Fakat bir anda polislerin silah doğrultup üzerinize geldiğini görürsünüz. Ayrıca telefonda da konuşan sizin sevgilinizdir. Size bir daha derste sakın ola ki bana göz kırpma demektedir. Şaşırırsınız ama kabullenemezsiniz. Doktorlar sizi tedaviye alırlar.

İşte şizofreni böyle bir hastalıktır. Ne zaman nasıl geleceği belli olmaz. Hem de hiç anlamazsınız.

1 yorum: